14 Ekim 2012 Pazar

Teknoloji Stajı


5 günlük teknoloji stajında günümüzde geçerliliği olan programlarla ilgili bir eğitim gördük. ilk gün Autocad, ikinci gün Google SketchUp sonrasında da Autodesk Revit programlarını pratikle öğrendik. öğrendiklerim öncelikle düşüncelerimi farklı medyalarda ifade edebilme konusunda bana yardımcı oldu. Buna ek olarak programların genel mantığını öğrenmem ile ilerideki yenni teknolojilere de uyum sağlayabilmemi kolaylaştırdı.

Ortaköy

Ortaköy Boğaz kıyısındaki halka en açık ve uygun semt olabilir. Kıyıdaki pek çok restaurant, kafe, eğlence mekanı, otel, el işi ürünlerin satıldığı tezgahlar, sahaflar ve deniz kenarındaki halka ayrılmış alan Ortaköy'ü şehirde yaşayanların Boğaz'ı deneyimleyebileceği ve keyifli zaman geçirebileceği yegane mekanlardan biri haline getiriyor. Kıyıda iki Boğaz turu İskelesi ve bir cami ve tarihi Esma Sultan Yalısı bulunuyor.

Beşiktaş

Beşiktaş Boğaz kıyısındaki en yoğun semte denebilir. Semtte bulunan üniveristeler, iş yerleri, kültür merkezleri, konutlar, oteller, restaurant ve kafeler den dolayı tüm gün yaya ve araç trafiği mevcut. Kıyıda TBMM Milli Saraylar Saray Koleksiyonları Müzesi'nden sonra deniz görülebiliyor. Şehir Hatları Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi ile Şehir Hatları Beşiktaş İskelesi arasında Bazı insanların balık tuttuğu bazılarının ise banklarda oturup Boğaz manzarasını seyrettiği bir alan bulunuyor. Bu alanın hemen arkasında da yapımı devam eden Deniz Müzesi'nin bulunduğunu da unutmamak gerek. Kıyıda ayrıca Dentur ve İDO İskeleleri de bulunuyor. Kıyıda, BAU'nun önünde ise yine halka açık bir yarı yeşil alan bulunuyor. Teknelerin bağlandığı kıyı kısmı ve BAU'nun önündeki bir kısmın kotu orta kısımdan daha yüksek ve basamaklar ile birbirlerine bağlanıyor. Nedenini anlamadığım bu uygulamadan dolayı engellilerin bu kotlar arasında geçiş yapması mümkün değil. Bu alandan sonra Ortaköy'e kadar denizi görmek mümkün değil. Ortaköy'e kadar kıyıda bulunan yapılar başlıca Four Seasons Hotel, Beşiktaş Anadolu Lisesi, Çırağan Sarayı, Ziya Kalkavan Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Galatasaray Üniversitesi ve Sabancı Kültür Merkezi'ne ait. Kıyıdaki yapılardan Four Seasons Hotel'in denize en yakın ana binası, Beşiktaş Anadolu Lisesi binası ve Ziya Kalkavan Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi'nin eski ana binası doğrusal ve üç merkezli planlarındaki, merkezlerde ve uçlarındaki pencere şekilleri ve kat sayılarındaki benzerlik bu yapıların aynı tarzda yapıldığına işaret ediyor.

Dolmabahçe

Dolmabahçe, sarayıyla kıyıdaki tarihi semtlerin başında geliyor. Dolmabahçe Sarayı müze olarak hizmet veriyor.

Kabataş


Kabataş'ın deniz kıyısında görece bakımsız bir park bulunuyor. İçinde oyun parkı ve spor aletleri bulunan park çoğunlukla kurak alanlardan oluşuyor. Dolmabahçe'ye doğru Şehir Hatları ve Turyol iskeleleri, otobüs durakları, füniküler istastonu, tramvay istasyonu ve otopark bulunuyor. Kabataş bu özelliklerinden dolayı çoğunlukla bir aktarma merkezi olarak kullanılıyor. Bu nedenle özellikle sabah ve iş çıkışı saatlerinde yoğunluk oluyor.

Tophane


Tophane'de deniz kenarında bir mahalle olmasına rağmen denizi görmek mümkün değil. Boğaz kıyısını Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait tarihi yapılar kaplıyor.  Bu yapılarda kullanılan benzer bezemeler yapıların yakın zamanlarda benzer anlayışla yapıldığına işaret ediyor. TDİ Karaköy Yolcu Salonu ise bezemesiz, sade ve daha modern görünüşüyle çevresinde ki yapılardan ayrılıyor. Tophane'nin Boğaz kıyısını sonunda İstanbul Modern ve Antrepolar bulunuyor. Bu alanda iki bina arasından denizin göründüğü bir alan bulunuyor ancak yüksek demir teller ile deniz kenarına ulaşım engellenmiş ve bu alan tamamen TDİ'ye ayrılmış.

Karaköy

Karaköy'ün boğaz kıyısı yayalara ayrılmış. Bir Şehir Hatları iskelesi bulunan kıyıda fazla alan olmasa da bolca restaurant ve kafe bulunuyor. Bu işletmelerin denize sıfır olmaması ve önlerinde yayalar için ayrılmış alan bulunması olumlu zira yayaların denizi görebildiği ve kenarında zaman geçirebildiği yerler sınırlı. Bu kısmı geçtikten sonra Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait yapılar başlıyor.











11 Eylül 2012 Salı

Sirkeci

 Sirkeci'nin boğaz kıyısını İDO Feribot iskelesi kaplıyor. İskelenin girişindeki turnikelerin üzerindeki membran gergi sistemi gereğiden fazla göz alıcı ve bence bu nedenle önündeki boğaz, arkasındaki Sirkeci manzarasıyla yarışıyor ve iki görüntüyü de kirletiyor.



Sarayburnu

 Sarayburnu'nda kaldırıma ek olarak yayalar için yürüme parkuru, yeşil ve kayalık alanlar bulunuyor. Kayalık alanı tüm günlerini orada geçiren, dolayısıyla şemsiye ve katlanır sandalyeleriyle yerleşen balıkçılar ve İstanbul manzarasına karşı sohbet eden insanlar kullanıyor. Yeşil alanlar bakımsız ve çorak, manzaraya ve yolun diğer tarafındaki tarihi surlara yakışmıyor.




 Sarayburnu'nun tam burnu ise trapez levhalarla çevrilmişti. Bu çevirme Atatürk heykelini dışarıda bırakacak şekilde yapılmıştı ancak heykelin çevre düzenlemesini işlevsiz kılacak şekildeydi. Heykelin etrafındaki alana çıkan merdivenlerin tam önünden geçiyor bu nedenle heykelin çevresini ulaşılmaz kılıyordu. Belki de bu nedenle o alan kaldırıma ve yakın çevresine göre oldukça bakımsızdı.En güzel seyirin sağlanabileceği, ayrıca İstanbul'un en ikonik alanlarından birinin neden bu şekilde harcandığını merak ettim ve çevrili alanın girişini buldum. Girişteki güvenliğe sorduğumda alanın Marmaray inşaatı için kamp alanı olarak kullanıldığını, içeride inşaat için gerekli alet ve araçların ayrıca mühendislerin konakladığı prefabrik evlerin bulunduğunu söyledi. Açıkçası ilk kez mühendislere bu kadar değer verildiğini ve dünyanın sayılı manzaralarından birine sahip konaklama alanları ayrıldığını gördüm. Bir grup mühendis için oldukça sevindirici olsa da böyle bir alanın kamunun kullanımına kapatılmasını üzücü ve düşünücesizce buldum. 


 Sepetçiler Kasrı da Sarayburnu'nda bulunuyor. Yapıldığı tarihte kayıkların bağlandığı, Cumhuriyet döneminde ecza deposu ve Ulusal Basın Merkezi olarak kullanılan kasır şu an Yeşilay Cemiyeti tarafından kullanılıyor. Topkapı Sarayı'nın bir parçası olarak yapılmış olması ve tarihinin III. Murat dönemine dayanması dolayısıyla müze olarak kullanılabileceğini düşündüm ve Yeşilay'a ait olduğundan içini gezemekten rahatsız oldum. İçeride görebileceğim tarihi dokusunu bozan değişikliklerden korktum çünkü dışındaki dev kapılar üzerindeki dekoratif boyayı oldukça uyumsuz buldum.













10 Eylül 2012 Pazartesi

Gezi Stajına Başlarken


 Gezi stajımı yaşadığım kent İstanbul'da yapmaya karar verdikten sonra İstanbul'un hangi bölümüne odaklanacağıma karar verirken bu kenti diğerlerinden ayıran özelliklerini düşündüm. Bu özelliklerin başında gelen, coğrafi farklık boğazın kıyılarının nasıl kullanıldığını, kent dokusunun oluşumuna nasıl katkıda bulunduğunu incelemeye karar verdim. Bunun için Avrupa yakasında Sarayburnu'ndan ortaköy’e kadar farklı sebeplerle istanbul’un çok ziyaret edilen boğaz kıyılarını inceledim. bu incelemeyle yaşadığım kenti eleştirel bir bakış açısıyla ele aldım.

Son Gün

 Son günümüzde baretlerimizi ustalara ve birbirimize imzalattık. İnşaatın tepesinde birbirimizi kutladık ve baret atma töreni yaptık. Son olarak da son öğle yemeğimizi Kanyon'da yedik ve Şantiye stajımızı bitirdik.





Yeni Duvarlar

 Bugün geldiğimizde bodrum katta duvar örülmeye başlamıştı. Bir yandan tuğla duvarlarla odaların sınırları belirlenirken diğer yandan tuvaletin dış duvarı gaz betondan örülüyordu. Gaz beton duvarı ören usta bize nasıl ördüğünü gösterdi, kalekim kullandığını, malzemenin gerektiğinde çok kolay kesilebildiğini ve özel bir testeresi olduğunu anlattı. Ben dahil birkaç kişi de duvara sembolik katkılarda bulunduk. Sonra duvarcıların ustabaşı bize isteksizce de olsa tuğla duvar yapımını gösterdi. Sonra yine ben dahil bir kaç kişi duvar için sembolik bir kaç tuğla yerleştirdi. Tuğla duvar çimentoyla örülürken hata yapma riski daha yüksek olduğundan devamlı duvar örme işi verilmedi.

Çardağımızın Son Günü

 Bugün hepimizin şantiye yaşamında büyük yeri olan bir şeyi kaybettik. İlk günlerimizde yaptığımız, el emeği, kollektif çalışma ürünü, kavurucu sıcaklarda ağır işlerimiz arasında dinlenirken ozonu delip geçen güneş ışınlarından koruyan, son zamanlarda yemeklerimizi muhabbetle yediğimiz, L şeklindeki bankını Benay hocanın tasarladığı çardağımız... Saydığım sebeplerden dolayıdır ki Can yıkmamız gerektiğini söyleyip eleman aradığında kimse gönüllü olmadı. Yeni gelen konteynera yer açmak için yıkıldı sonunda çardağımız. Yıkımın ardından bozulan moraller, Benay hoca'nın aldığı karpuzu yerken düzeldi. Yapılan işlere gelirsek sabahtan hep birlikte en üst katta yerdeki demir donatılara paspayı taktık. Ben sonrasında en üst katta kalıpların sökülmesinde çalıştım. Öğleden sonra diğer grup şantiyemizi ziyarete geldi. Son yarım saat kırk beş dakika da dışarıdan, zemin kata gaz beton taşıdık.

Ortabayıra Dönüş

 Ortabayır'daki ilkokul şantiyemize döndüğümüz ilk gün düşündüğüm gibi olmadı. Beton döküldüğünden bizim için yapacak iş yoktu. Biz de şantiyeyi gezdik. Benim iş ayakkabılarım kaybolduğundan sivil ayakkabılarımla gezdim. Bodrum katında hiç malzeme kalmamış, kat duvar örmeye başlanabilmesi için tamamen temizlenmişti. Birinci kata da bodruma indirilmek üzere tuğlalar taşınmıştı. Şantiyeyi de gezdikten sonra öğle yemeğini yiyip Eyüp Evlendirme Dairesi ve Kültür Merkezi şantiyesine gittik. Binanın dışı lamel parkeyle kaplanmıştı. Bodrumda da havalandırmayı oluşturacak aluminyum ve siyah yalıtım malzemelerini gördük.

Santralde Staj

 Santralde sergi binasının, derslik ve ofislere çevrildiği yeni şantiyedeki ilk günümde oldukça halsizdim, bir saat sonra revire gittiğimde 38 derece ateşim vardı. bundan dolayı önce doktora, sonra da doktor tavsiyesi üzerine eve gittim ve istirahat ettim. Salı günü de evde istirahat ettim. 











Çarşamba günü yeni şantiyemize döndüğümde alçı ve boya işi vardı ama hepimize yetecek kadar değildi bu nedenle vardiyalı çalıştık. Ben o gün sadece duvar köşelerini alçılama işi yaptım. Perşembe günü alçıya devam ettim ama alçıda daha çok sevdiğim bir alanda çalıştım, vida deliklerini kapama. Ancak bir süre sonra kapanacak vida deliği kalmadı ve duvar alçılama işine geçtim. Açıkçası bu şantiyede yaptığım işler beni tatmin etmedi, gerçekten işe yaradığımı hissetmedim.

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Yeni Baştan

Bugüne pazartesi yaptığımız kalıplardaki taylotları sökerek başladık, sonra bodrum kattaki malzemeleri dışarıya taşıdık. Öğle yemeğinden sonra ikinci katın tabanının kalıpları yapılmaya başlandı. Bunu geçen perşembe de yaptığımızdan daha tecrübeliydik. Sabahtan kurulan iskelelere yenilerini ekledik, mahiyelerin üzerine ızgarayı yerleştirdik ve gerekli malzemeleri taşıdık. Son olarak alt kattan 10x10'lukları çektikten sonra oldukça yoruldum.

Şantiye Gezileri


 Bugün şantiyeye gittiğimizde beton dökülmeye başlanmıştı, bundan dolayı yapa
cak iş yoktu hatta bundan dolayı bugün tüm işçiler gelmemişti. Bunun üzerine diğer şantiyeleri gezme kararı alındı. Yemekten sonra yola çıktık ve önce Emre Arolat Mimarlığın projesi olan Eyüp Evlendirme Dairesi ve Kültür Merkezi'nin şantiyesini ziyaret ettik. Büyük ve standardın dışında bir bina olmasından dolayı bizimkinden daha farklı teknikler kullanılan bir şantiyeydi. Büyük bir şantiye olmasına rağmen iş güvenliği açısından daha zayıftı. Yeleksiz, baretsiz, iş ayakkabısız hatta ayakkabısız çalışan işçiler vardı. Daha sonra gittiğimiz cami restorasyonunda pek çok ince ve özen gerektiren iş vardı ancak mimarlıkla birinci derece ilişkili bir iş bulamadım. Sonra da farkı bir temeli inceledik ve şantiye gezilerinin sonuna geldik. İlginç bir şekilde şantiyede bir gün yorulduğumdan çok daha fazla yoruldum.






Kolon Kalıpları ve İkinci Hafta

Cuma günü plywoodların çakılmasıyla o kısmın tüm kalıp işleri bitti ve bu haftaya B bloğun kolonlarının ve perde duvarlarının kalıplarını yaparak başladık. Kolon kalıplarının yapımında Cihan Usta'yla çalıştım, bana kolon kalıbının yapımı dahilinde kolonların yere dik olmasını sağlayan şakülü kullanmayı öğretti. Ayrıca Mehmet Usta ve Mahmut ile tanıştık. Son kalıp yapılırken demircilerin kolunun demirlerini kaydırdıkları farkedildi. Bunun üzerine normalde yasak olmasına rağmen yapılan hatayı üst katlara taşımamak için 4 demir kesildi ve doğru yerlerine bağlandı.

2 Temmuz 2012 Pazartesi

İlk Hafta'nın Sonu

Bugün ikinci katın zemininin kalıplarını tamamladık. Biz tabana plywoodları çakarken, Tarık Usta da kenarlarda betonu tutacak plywoodları hazırladı. Taban için plywoodlar önce bütün parçalar halinde yerleştirildi sonra kalan yerler için ölçü alıp, daire testereyle plywooddan özel parçalar kestik. Bugün çoğunlukla beraber çalıştığım Faruk Usta önce bir süre sonra daireyi bana kullandıracağını söyledi, yaklaşık 15 dakika sonra da kullandırdı. Böylece bizim ustalarımızın akor (götürü) olarak aldıkları kısmı tamamladık ve ilk haftayı bitirdik.

28 Haziran 2012 Perşembe

Şantiye Stajı Şimdi Başlıyor

  Bugün de birinci derece inşaatla ilgili bir işi bize teslim etmediler ve güne bodrum kattaki plywoodları, 10x10 ve 5x10luk kalasları ve iskelede kullanılan metal parçaları (bu saçma tanım yerine adları gelecek) kategorize edip vincin kolay alabileceği şekilde istifledik. El yapımı bankımızda yediğimiz öğle yemeğinden sonra istifleme işimize devam ettik. Bir süre sonra Burak'ın eksikliğini hissedip onu aramak için 1.kata çıktığımızda onu iskelede kalıpçılara yardım ederken bulduk. Ben de Tarık Usta'dan iş istedim ve bana ızgaraları mahiyelere eşit aralıklı yerleştirme ve çivileme işini verdi. bir süre sonra kızlar gelip kalasları ustalara taşıdılar ardından da Burak, Cenk ve Ulaş da geldi ve birlikte yeni iskeleleri kurduk. İskelelere manevraları, manevralara da tokaları monte ettikten ve yeni mahiyeler oluşturduktan sonra paydos ettik bu arada da bodrum kattaki malzemeler istiflenmiş, bodrum kat süpürülmüştü.

Vali Gelecekmiş O Yüzden



  Bugün yine bekleyecek bir şeyimiz vardı: vali. valinin şantiyeyi ziyaret edeceği haberiyle, şantiyede hummalı bir çalışma başladı biz bu çalışmadan mıntıka temizliğiyle payımızı aldık. Bu temizlik haricinde, iş güvenliği konusunda kendini her an ispatlayan görevli hanım şantiyemizi herkes için ultra güvenli hale getirdi. Binaya giriş köprülerimizin üzeri kapatıldı, yeşil (mobilize) bölge ve kırmızı bölge bariyerlerle birbirinden ayrıldı, şaft boşlukları kapatıldı ve daha nicesi. Güvenliğin yanında hijyen de valinin gelişiyle önemli bir hal aldı. Hatta o kadar önem kazandı ki şantiyedeki konteyner cam sil ile ovuldu ve bulaşık deterjanı reklamından henüz şantiyeye gelmişcesine parlaklığıyla geri kalan her şeyden soyutlandı. Tüm bunlar olurken biz de demir kestik ve kullanılmayacak etriyeler ürettik. Ayakkabılarımız olduğundan binaya girdik ve kolonların demir iskeletlerinin bağlanmasını gözlemledik, bu sırada B bloğun birinci kat tabanının betonu döküldü. Günün sonuna doğru demir büken makineyi kullanmayı öğrendik ve kullanılabilir etriyeler meydana getirdik. Valiyi göremeden şantiyeden ayrıldık.